Öyle ya da bu türlü hepimiz travmalara sahibiz. Vaktinde gerçek atlatılması gereken bu travmalar kendilerinin keşfedilip, farkındalık sağlanana; müdahale edilene dek hayatımız boyunca bize, davranış ve niyetlerimize eşlik eder. Bizler, aldığımız kararlar üzerinde özgür ve faal olduğumuzu düşünürken aslında içinde bulunduğumuz olaylarda travmalarımızın bizi yönettiğinden bihaber yaşarız.
Herkes travmalara sahiptir zira kimse -ebeveynler dahil- mükemmel değildir. Elbette bizleri yetiştiren beşerler yanılgı yapacaklar, kaldı ki herkes çocuk pedagojisinde uzman değil, hepimiz olamayız da. Travmalara sahip olmak bizi bizden bağımsız yöneten bir güdüye sahip olmak demektir ve bu korkutucudur zira yaptıklarımız üzerinde özgür değilizdir. Bu travmalar geçmişten geliyor çözülemez mi? Çözülebilir hatta sağlıklı çözüldüğünde bu travmalarınız sizin gücünüz olabilir. Travmalarınızı keşfedip onlara müdahale etmek, üzerinize yapışan keneyi almak üzere, acıktığınızda sizi yemekten öbür bir şeyi düşünmenize mahzur olan açlık hissini gidermek üzeredir. Asıl özgürlüğünüze kavuştuğunuzu anladığınızda yine doğarsınız adeta. O vakitler müdahale edemezdiniz zira çocuk ya da toydunuz. Artık hayatınız sizin elinizde ve aldığınız kararlar sizin sorumluluğunuzda.
Peki nedir bu travmalar bizi nasıl yönetirler?
Bu soruya kimi travmaları baz alarak bir örnekle yanıt vermeye çalışalım.
Önce aşağıda yazan travmalardan birine ya da birkaçına sahip misiniz ona bakalım.
-
Başkalarını düzeltmeye çalışmak,
-
Herkesi mutlu etmeye çalışmak,
-
Bağımlılık,
-
Dışsal onaylanma muhtaçlığı,
-
Terk edilme korkusu
-
Kendi gereksinimlerine yönelik önceliği azaltmak,
-
Kendini kanıtlama muhtaçlığı,
-
Sınırları aşan davranışları tolere etmek,
-
Prensiplerden ödün vermek,
-
Narşist partner çekmek,
-
Sınırları koymada zorluk yaşama.
Yukarıda yalnızca birkaç travmadan bahsedildi. Artık bu travmaların hayatımızı nasıl yönettiğine bir örnek getirmeye çalışalım.
Ailesinin konuta gelecek olan gelinin karakter ve ahlakından çok hoşluğu ile ilgilenen bir konutta büyüyen ve bu örneklere etrafı tarafından daima maruz kalan bir birey şayet kendini ailesine, etrafına hatta kendisine kanıtlama gereksinimi (7) duyarsa yani benlik algısı düşükse ailesinin ve etrafının onaylayabileceğini düşündüğü bir partner bulduktan sonra onu elde edebilmek uğruna kendine uymayan davranışlar sergileyebilir. Tüm bu davranışlar aslında kendini kanıtlamaya yönelik gereksinimlerdir. Partnerini sevmesindeki güdü, kendi fikirlerinden fazla travmaları olmuştur. Bu partneri elde edebilmek ve onunla birlikteliği sürdürebilmek ismine olağanda hiç yapmayacağı şeyleri yapabilir, çok farklı düşünmeye başlayabilir. Yani kendi hudutlarını aşan davranışlar sergileyebilir (8) Buradaki güdü seçtiği partneri onun için harikadır ve onu terk etmemelidir zira o varsa kişi de vardır. Bu üzere durumlarda karşıdakini kusursuz görmeye başlanılan anlarda olağanda kişinin güzel karşılamayacağı bir davranış partneri tarafından yapıldığında tolere edilir, birden çok sefer alttan alınır, kendinden taviz verilir ki partneri onu bırakmasın. (çünkü hayır dediğinde partnerinin bundan hoşlanmayacağını ve kendini bırakacağına inanır içten içe) Hasebiyle terkedilmeye karşı kaygı duyar (5) Daima tolere edilen bir partner ise, karşısındakinin nasılsa kendini bırakamayacağını düşünerek saygı- sevgi sorumluluklarını bırakabilir, istediği üzere sorumsuzca yalnızca kendine yönelik narşist davranışlar sergilemeye başlayabilir böylelikle kişi narşist partneri de ortaya çıkarmış olur (10) zira tüm bu travmalar bu türlü davranmayı ve çeşit yaşantıları doğurur ve taban oluşturur. Bu davranışlar da narşist kişi ve davranışların tarifine uyan travmalardır. Hatta bu türlü durumlarda narşist partner eksiksiz göründüğünden onun her davranışı gerçek kabul edilir yaşanılan olaylarda kişi kendini hatalı hisseder ve narşist partnerine daha çok aşık olabilir. (bilinçaltı seviyede kusursuz kabul edilmesinin sebebi kişinin ruhsal açığını kapatacağı kişiyi bulması ve onıu üstün görmeye meyilidir şuurlu yapılmaz.)
Hâl sorun bu türlü iken, manipüle edilmeye açık bir duruma düşersiniz ve birebir vakitte manipüle etmeye çalışırsınız. Tüm bunlar aslında sizden habersiz, bilinçaltı seviyede olur.
Peki neden bilinçaltı bize bunu yapar, o makûs mü?
Zamanında yaşanması ve sağlıklı atlanması gereken gelişim ödevleri yerine yetirilmediğinde bilinçaltının düzeneği kesinlikle bu muhtaçlıkları karşılayacak biçimde kodlandığından bunu tamamlak için uğraşır ve bunu sizin benlik bütünlüğünüz için yapar. Yani şuurlu bir halde sizin yapmanız, deneyimlemeniz ve nihayetlendirmeniz gereken şeyleri vaktinde yaşanmamış olduğundan ileriki süreçlerde perdenin akabinde o yaparak aslında yardımcı olmaya çalışır zira bu gelişim ödevleri tamamlanmaksızın kişilik bütünlüğü sağlanamaz.
Gittiğimiz bu örnek üzerinde tek bir travmanın hangi davranışlara ve nelere yol açtığına şahit olduk. Tüm bu travmalar,düşüncelerimiz ve davranışlarımız üzerinde bu kadar güçlü bir tesire sahip olabilirler. Buınların tahlili ruhsal bir cerrahiyi gerektirir. Ruhsal Müşavere seanslarında Danışmanınıza getireceğiniz hayat öykünüzü birlikte yorumlar bakış açısı geliştirirsiniz. Bu cerrahi müdahale danışmandan danışmana değişecebileceği üzere genel olarak: Sorunun tarifi, keşfi (nereden kaynaklandığı) ve müdahale (gerçek siz’in ne yapacağı) üzerinde şekillenir.
Tüm bunlar yalnız gidilmemesi gereken karanlık yollardır. Kendi başınıza yapabileceğinizi düşünüyorsanız tüm bu süreçte size ve bahsinize uygun kitaplar, makaleler, görüntü yayınları izleyip okumayı tercih edebilirsiniz ya da bir uzman eşliğinde kendinizi keşfedebilirsiniz.
