Pirincin de yağı var!

Neyim varmış?

-Kan yağlarınız yükselmiş!

-Kolesterol mü yüksek yani evladım!

-Hayır teyzem! LDL denen makus kolesterolünüz; yaşınız ve eşlik eden sağlıksızlıklarınıza nazaran olağan lakin trigliserit dediğimiz kan yağlarınız almış başını gidiyor.

Kan yağını, kolesterol olarak duymuşta trigliserit denen ucubeyi “ilk duyuyor” teyzenin kulakları.

Yağ yemiyorum demek istiyor lakin trigliserit; soru ünlemiyle çöküyor bayanın simasının ortasına.

Soru sorarmışçasına bakan gözleri daha fazla endişelendirmeden hekim açıklamasına devam ediyor:

-Çok şeker yiyorsunuz, o yüzden bu kadar yüksek yağlarınız!

Fazla glikoz gliserole dönüşüyor, gliserolde trigliserite demek istiyor aslında tabip.

Bayanın telaşı şaşkınlığa dönüyor, şaşkınlığı da birazcık alaya kaçar üzere.

İnanılır gelmiyor duydukları.

O denli ya! Yağla şekerin ne alakası var?

Sıhhatsiz tasasından sıyrılmış, şaşkınlığı atmış üzerinden.

İnancı de yerinde. Hiçbir şey yemiyorum der üzere aslında mimikleri.

-Ne yağ yiyorum tabip ne de şeker!

Yağ kısmında durmuyor bile hekim.

Halk ortasında şişmanlık olarak bilinen obezitenin teşhis ölçütü olan beden kütle indeksi 30’u deviren sağlıksızsının diklenmesine aldırış etmeden:

-“Hadi birlikte bir şeker hesabı yapalım, teyzem” diyor ortalarındaki yaş farkı on yıl olan sağlıksızsına.

Peşin hükümlü bir soruyla devam ediyor tabip:

-Ne kadar çay içiyorsun.

-On bardak.

-Bir bardağa ne kadar şeker ilave ediyorsun.

-Üç çay kaşığı.

Tepeleme bir çay kaşığı 48 kalori ediyor. Spor yapmayan ortalama yetmiş kiloluk bir insanın; kilosunu koruyabilmek için muhtaçlığı olan günlük kalori ölçüsü ise 1600 kalori.

Sıhhatsiz bir bardak daha çay içse; yalnızca su içerek şişmanlayan az insanlardan biri olarak tarihe geçecek aslında!?

Daha bunun ekmeği var, pastası var, böreği var,

Reçeli var, pekmezi var, şerbeti var,

Patatesi var, mısırı var, arpası var,

Var da var…..!

Taşı toplamak güç olsa da,

Gel artık ayıkla bakalım, pirincin de yağı var!